6 Ocak 2011 Perşembe

Akademik Porno

Evet bu sıralar gündemi meşgul eden konulardan biri bu; üniversitelerden birinde bitirme tezi olarak sunulan bir porno filmi gündeme şak diye oturdu. Ahlak, etik... nidaları altında herkes sütten çıkmış ak kaşık tadında ahkam kesmelerde.

Yorumlara bakıyorum; aile ahlakı yerler altında, akdameik özgürlük bu mudur, yok kız kardeşi, ablası ya da annesi böyle yapsa ne derlermiş, sapkınlıkmış, ahlaksızlıkmış, dinmiş, daha bir sürü şey daha online haber sitelerine bir göz atın neler neler var... Hatta bu durumu şanlı! Osmanlı ile kıyaslayıp daha da abartanlar var... Yok artık Lebron James..

Tez konusu olara oldukça iddaalı ve bir o kadar da marjinal bir konsept olduğunu tartışmayacağım ama pornonun da sinema sektörü varolduğundan veri ortalarda dolaştığına eminim. Biz ki milletçe tecavüze uğrayana bir tekme daha atan, tacize uğrayana "o kadar açarsan olur tabi" diyen, değil bikinilisine kıyafetlisine bile sikecek gibi bakan, baldıza- kayna sarkan, 12-13 yaşında çocukları taciz eden, fotoğraflı cep telefonlaır ile etek altı kareler yakalamaya çalışan... Ama porno çok ayıp, çekilmemeli, izlenmemeli... E o zaman kimse izlemesin, ama izlemeye gelince ülkede en çok aratılan kelimeler başıdna sex, seks filan geliyor, ne iş?

Çeken niye çekmiş, oynayan niye oynamış? bilen var mı? yok.. Konuşan var mı? Çok.. Ama pardon bunu nedenlerini bilmemiz gerekmiyor olay hiç yaşanmamalıydı. Bu ay bir adet Tempo dergisi aldım ve dedim ki niye çekmiş la bunlar? tamam muhtelif gazetelerde vardı ama az biraz tam röportajı merak ettim ve baktım. Birazını paylaşacağım izninizle...

Neden sorusuna bir cevap: " Öyle bir şey yapayım ki, senelerdir kafamıza sokulan akademik özgürlüğün sınırlarını göreyim istedim. Çünkü üniversite demek kullanılmayan müthiş bir özgürlük alanı demek... Sınırların nereye dayanacağını merak ettim."
Yapılan; insan yaşamının çok doğal ama gizli olarak yaptığı bir şeyi, yani yaşamın bir parçasını akademik sınırlar içerisinde incelemeye açılması.

Oynayana laf olsa, kız zaten kendi açısında bir sorun olmadığını belirtiyor Işıl Cinmen yazısında...
"Üniversite projesi olduğu için, doğası gereği para karşılığı yok" dahası bunu yayınlama ve kamu ile paylaşma gibi bir durum da söz konusu değil.

Başka bir ilginç durum, filmde oynayacak erkek karakter için bir hayli çaba gösterilmesi, son dakika firarlar filan.. " Haftalar öncesinden belirlediğimiz isim, ikimizin de tanıdığı bir arkadaşımızdı; çekim günü kaçtı..." Zira öyle lay lay lom diye gelinmiyor kameraların önüne.

Gelen ve gelecek tepkilere cevap ise; "Çekinmiyoruz ve merak ediyoruz. Muhafazakarlaşmayı yücelten bir toplumun orta yerinde, böyle bir konu tartışılabilecek mi.... Ülkede bu kadar baskı olması beni çok rahatsız ediyor... Tüm bu muhafazakarlaşmaya 'hardcore' bir cevap olarak da görebilirsin bunu" %99 müslüman! bir ülke olmamızdan dolayıdır ki , sanalda bir linçtir almış başını gidiyor. Aldatmaların ve boşanmaların bolcana arttığı şu günlerde, duygusal erezyonun tavan yaptığı toplumumuzda, akademik açıdan değerlendirilmek üzere hazırlanan bir filme niye bu kadar yüklenildi anlamış değilim. Yapan ve oynayanlar kendi halinden memnun, her ne kadar bu skandal! sonrasında görevine son verilse de hocamız da kabul etmiş. Tabi okul yönetimi mahalle baskısına dayanamamış olasa gerek. Bu arada tezin notsal değerlendirilmesi de D mi ne yazıyor röportajda, yani en düşük geçme notu.

Aslında demek istediğim şu; dizilerde tecavüzü, tacizi, aldatmayı, aile işi ilişkişleri, hapı, boku, püsürü ballandıra ballandıra gösteriyoruz ve büyük bir aç gözlülükle izliyoruz. Kadına taciz almış başını yürümüş, evli kadınlar bile tek başlarına iken her türlü sarkıntılığı yapmayı kendimize yediriyoruz; otobüste, sokakta laf atmayı beceriyoruz, zamanı geliyor yatak odası fantezilerimizi paylaşmaktan hiç utanmıyoruz... Lakin halka açılmayan, gösterilmeyen, teşhir amacı gütmeyen basit bir seks filmini taşlamayı kendimizde en büyük hak görüyoruz. Bir de empaticiler vardı ama şimdi onlara zamanında iusozluk'te yazılan ama şu anda silinmiş olan bir girinin ait olduğu başlığı vermek istiyorum:

Bir godoştan yükselen empati fikri.. Buradan girinin sahibi hutraf denguz'a sevgilerimi sunarım.

Daha yazılacak çok şey olmakla beraber şimdilik bitiriyorum ve
İlk mim'leme olayını gerçekleştiriyorum.

Sevgili Laliş ve FirstE; buyurun size bir adet mimli konu..

P.S: kırmızı ile yazılan kısımlar Tempo'nun Ocak 2011 tarihli, 24 sayılı derginin Işıl Cinmen'nin yazısından alıntıdır.

3 yorum:

  1. Mimde yeni bir çığır açtın, kutluyorum seni burdan. ve en kısa zaman da cevabımı o sevdiğin biçimde yayınlıyorum :).

    YanıtlaSil
  2. Bu mimi başlattığın için takdir ettim seni. Fakat hemen ardından tehdit olarak şunu söylemek isterim ki, eğer bunu üzerine o saçma ergen kız dergisi anketine birilerini mimlemeyi falan geçiriyorsan aklından, direk izlemeyi keserim seni ona göre. Tırstın di mi? Aferin... :)
    İkinci olarak da yazıda kullandığın ilk iki ünlem işaretinin yerlerine bayıldım. Benzer kafada olduğumuzu gösteriyor.
    Son olarak da ellerine sağlık, teşvik edici bir yazı olmuş. Bloga osurup sonra da üzerine milleti mimleyenlerin yazılarına benzememiş. Birini mimleyeceksen önce kendi yazınla teşvik edeceksin mimlediğin adamın yazı yazmasını. Diii mi efenm? Evet... Neyse daha fazla uzatmayayım... =)

    YanıtlaSil
  3. Ahaha; mimleri daha faydalı işler için kullanmayı düşünüyorum. Beğenmene sevindim, bu tip mimlerden ileriki günlerde rastlamak mümkün.. Teşekkür ediyorum tekrar, beklentilere cevap verebildiğim için..

    YanıtlaSil